Günümüzde bir insanın aylarca denizde, hem de hiçbir imkâna sahip olmayan küçük bir balıkçı teknesinde tek başına hayatta kalması neredeyse imkânsız gibi görünüyor. Ancak El Salvadorlu balıkçı Jose Salvador Alvarenga, 2012 yılının sonunda Meksika’dan küçük bir balıkçı teknesiyle denize açıldığında, hayatının en zor ve en uzun sınavıyla karşı karşıya kalacağını bilmiyordu.

Fırtına ile başlayan kâbus
Denize açıldığı gün, yanında genç balıkçı arkadaşı Ezequiel Cordoba da vardı. Balık avına çıkan ikili, aniden yakalandıkları şiddetli bir fırtınada yönlerini kaybetti. Küçük tekneleri dalgaların arasında savrularak Pasifik Okyanusu’nun ortasına sürüklendi. Fırtına durduğunda ise artık kara gözden kaybolmuştu. Ellerinde çok az erzak vardı ve ne telsizleri ne de GPS cihazları çalışır durumdaydı.

İlk günler ve tükenen erzaklar
Başlarda teknedeki erzaklarla idare ettiler. Ancak birkaç gün içinde tüm yiyecek ve içecekleri tükendi. Alvarenga, hayatta kalabilmek için çiğ balık, deniz kuşları ve deniz kaplumbağalarını elleriyle yakalayıp yemeye başladı.

Susuzluğu gidermek için yağmur suyunu biriktirdi, yağmur olmadığı günlerde ise kaplumbağa kanı ve kendi idrarını içmek zorunda kaldı.

Arkadaşının trajik sonu
Dört ayın sonunda, Ezequiel Cordoba çiğ balık yemeyi reddettiği için ciddi şekilde zayıf düştü ve hastalandı. Yorgun ve bitkin düşen Cordoba, kısa süre içinde hayatını kaybetti. Bu durum Alvarenga için hem psikolojik hem de fiziksel olarak yıkıcı oldu. Arkadaşının cansız bedeniyle günlerce konuşarak yalnızlığa dayanmayı denedi. Ancak bir süre sonra halüsinasyonlar görmeye başlayınca, akıl sağlığını tamamen yitirmekten korkarak arkadaşını denize bırakmak zorunda kaldı.

Aylar süren yalnızlık
Cordoba’nın ölümünden sonra Alvarenga tamamen yalnız kaldı. Geceleri sadece yıldızlar ve ay, gündüzleri ise kavurucu güneş eşlik ediyordu. Zaman kavramını yitirdi. Saçları keçeleşti, sakalı uzadı, bilekleri inceldi, ayak bilekleri ödemden şişti. Güneşin yakıcı sıcağı ve tuzlu suyun aşındırıcı etkisi cildinde yanıklar ve yaralar oluşturdu. Defalarca pes etmeyi düşündü, fakat içinde kalan küçük bir umut kıvılcığı her gün hayata tutunmasını sağladı.

Mucizevi kurtuluş
Tam 438 gün sonra, 30 Ocak 2014’te beklenmedik mucize gerçekleşti. Alvarenga’nın teknesi, Marshall Adaları’ndaki Ebon mercan adacığı yakınlarında karaya vurdu. Onu bulan iki ada sakini, çıplak, saçları ve sakalı birbirine karışmış, elinde bıçakla bağıran bu bitkin adam karşısında şaşkınlığa uğradı.

Alvarenga, yardım gelmeden teknesinden inip karaya ayak basmayı başardı. Hemen hastaneye kaldırıldı. İlk ifadesinde, hayatta kaldığı için Tanrı’ya şükrettiğini ve ailesine kavuşma umudunun onu yaşama bağladığını söyledi.

Şüpheler ve kanıtlar
Bu olağanüstü hikâye, başta birçok kişi tarafından kuşkuyla karşılandı. Küçük bir tekneyle okyanusta 14 ay hayatta kalmak pek çoklarına imkânsız görünüyordu. Ancak Meksikalı yetkililer, Alvarenga’nın denize açıldığı gün iki balıkçının kaybolduğunu doğruladı. Teknenin seri numarası da aylar önce kaybolan balıkçı teknesiyle birebir uyuşuyordu.

Oşinografi uzmanları, Pasifik akıntılarının bir tekneyi Latin Amerika kıyılarından alıp Asya Pasifik adalarına kadar taşıyabileceğini açıkladı. Alvarenga ayrıca yalan makinesi testinden de başarıyla geçti. Bu kanıtlar, başta imkânsız gibi görülen hikâyenin gerçekten yaşandığını ortaya koydu.

Dünyada büyük yankı uyandırdı
Jose Salvador Alvarenga’nın bu inanılmaz hayatta kalma öyküsü, kısa sürede dünya basınında manşetlere taşındı. The Guardian, ABC News, CBS News gibi büyük haber kuruluşları hikâyeyi sayfalarına taşıdı. Alvarenga’nın hikâyesi, hem insanın hayatta kalma içgüdüsünün hem de umut ve inancın en güçlü örneklerinden biri olarak hafızalara kazındı.

Ayrıca TÜİK Anket Cezası! Telefonlarını Açmayan 15 Bin TL Ceza Ödeyecek isimli haberimizi okumayı unutmayın.