Türkiye’yi sarsan sahte e-imza şebekesi soruşturmasında çarpıcı detaylar gün yüzüne çıkıyor. Çetenin lideri olduğu öne sürülen Ziya Kadiroğlu, Milli Eğitim Bakanlığı’nda bağlantıları olduğunu ve 20 bin TL karşılığında kalfalık ile ustalık belgeleri düzenleyebildiklerini söyledi.

Belgeler için “MEB kanalı” iddiası

İddianameye göre Ziya Kadiroğlu, yanındaki bir kişiye, “Milli Eğitim Bakanlığı’ndan kanalımız var. 20 bin TL karşılığında kalfalık ve ustalık belgesi verebiliyoruz” dedi. Soruşturma dosyasına, bu belgelerin hazırlanmasının yanı sıra, sahte diplomaların da şebeke tarafından üretildiği bilgisi eklendi. Ayrıca Kadiroğlu’na ait bazı eşyaların imha edildiği de ortaya çıktı.

Kadiroğlu’nun yakınındaki isimlerden Gökay Celal Gülen, savcılık ifadesinde imha sürecine ilişkin, “Korktuğu için ona yardımcı oldum” şeklinde konuştu.

Vatandaşlık ve oturum belgelerinde usulsüzlük

Şebekenin ikinci ismi olarak gösterilen Gökay Celal Gülen, ifadesinde Alper Kaan Çukurluo ile tanışma sürecini anlattı. Gülen’e göre Çukurluo, Afganistan uyruklu bir kişinin vatandaşlık ve oturum işlemleri için yardım istedi. Bu talebi kabul eden Gülen, konuyu kamu görevlisi olduğu belirtilen Bülent isimli kişiye iletti.

İddialara göre bu işlemler için 10 bin dolar istendi; ödeme 5 bini peşin, kalan 5 bini işlem sonrası olmak üzere planlandı. Vatandaşlık işlemi gerçekleşmedi ancak yabancı uyruklular için hazırlanmış sahte vatandaşlık ve oturum izin belgelerinin varlığı henüz netleşmedi.

Göç İdaresi bağlantısı iddiası

Soruşturma, sahte e-imza şebekesinin yalnızca belge düzenlemekle kalmadığını, aynı zamanda Göç İdaresi içinde bir müdür ve uzmanın kimliklerini değiştirerek sahte e-imza ürettiklerini de ortaya koydu. Bu e-imzaların hangi işlemlerde kullanıldığı ve kaç kişiye verildiği ise soruşturmanın ilerleyen aşamalarında belli olacak.

Yetkililer, sahte e-imza şebekesi dosyasının genişleyebileceğini ve yeni gözaltıların gündeme gelebileceğini belirtiyor.

Soruşturmanın Başlangıcı ve Süreci

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “sahte diploma” soruşturmalarına dair yöneltilen soru üzerine, 13 Ağustos 2024’te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan sürece değindi. Tunç, bir kamu kurumundan yapılan ihbarla açılan bu soruşturmanın tamamen yargı organları tarafından ortaya çıkarıldığını vurguladı.

Bakan Tunç, şu ifadeleri kullandı:

“Sanki burada yargının ortaya çıkarmadığı ama birilerinin hatırlattığı husus varmış gibi kamuoyunda dezenformasyon yapılıyor. Kesinlikle böyle bir durum söz konusu değil.”

Etkin Soruşturma ve Gizlilik Vurgusu

Tunç, sahtecilik şebekesi olarak tanımladığı bu yapının tüm unsurlarıyla ortaya çıkarılması amacıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın etkin bir soruşturma yürüttüğünü belirtti.

“Bu kapsamda gizli yürütülen bir soruşturma. Gizlilik kapsamında yürütülürken, kolluk görevlilerimiz süreç içerisinde yakalamalar, gözaltılar yaptı. O operasyonlarda gözaltına alınan 220 kişi hakkında adli işlem yapıldı. Bunlardan 199’u hakkında kamu davası açıldı. 37’si hakkında da tutuklama kararı verildi, 150’si hakkında da adli kontrol kararı var.”

Dijital Deliller ve Önleyici Tedbirler

Bakan Tunç, soruşturmanın elektronik materyaller, HTS kayıtları ve dijital veriler üzerinden titizlikle sürdürüldüğünü ifade etti. Soruşturmanın gizliliğine rağmen, kamu zararını önlemek amacıyla hızlı tedbirler alındığını söyledi:

“Bu süreçte soruşturma gizli yürütülürken ortaya çıkan sahtecilik ve belirlenen sahte belgeler, işte mezuniyet belgesi, sürücü belgesi… Tüm bunlarla ilgili kuruluşlar süratle bilgilendirilerek bu belgelerin resmi işlemlerde kullanılmamasıyla ilgili tedbirler de alınıyor.”

Tunç, sahte belgelerle herhangi bir işlem yapılmasının engellendiğini ve davanın halen devam ettiğini belirtti.

Yargı Süreci ve Güvenlik Önlemleri

Bakan Tunç, davanın sonunda sahtecilik suçunu işleyenlerin Türk Ceza Kanunu’ndaki karşılığı neyse o ceza ile karşılaşacağını vurguladı. Ayrıca, devlet kurumlarının uzun yıllardır siber suçlar ve sahtecilik risklerine karşı sistemlerini güçlendirmek için çalışmalar yürüttüğünü hatırlattı.

“Bu konuda bazı kesimler tarafından dezenformasyonlar yapılıyor. Bunlara itibar edilmemesi gerekir. Devletin kurumları, vatandaşların bilgi güvenliğiyle ilgili tüm hassasiyetini korumaya devam ediyor.”

Ayrıca Marmara’da esrarengiz kayıp! Kıvanç Tatlıtuğ, Halit Yukay’ı bulmak için seferber oldu isimli haberimize de göz atabilirsiniz.